TÜRKİYE CANIM FEDA


   
  İngilizce Dersleri
  Anlatımlar
 
Simple Perfect Tense

 

Olumlu cümle :
özne + ( - have / has ) + fiil + ( - ed ) + nesne for regular verbs
veya
özne + ( - have / has ) + fiil 3 + nesne for irregular verbs

Olumsuz cümle :
özne + ( - have / has ) + not + fiil + ( - ed ) + nesne for regular verbs
veya
özne + ( - have / has ) + not + fiil 3 + nesne for irregular verbs

Soru cümlesi :
( - have / has ) + özne + fiil + ( - ed ) + nesne for regular verbs
veya
( - have / has ) + özne + fiil 3 + nesne for irregular verbs
1- Yakın zamanda yapılmış aktiviteler ( recently completed actions )
Örnek ( example ) : She has dyed her hair brown.( is now dyed brown -evedence in the present )

2- Geçmişte yapılmış ama bugünle bağlantılı aktiviteler için ( complete past actions connected to the present eith stated or unstated time reference )
Örnek ( example ) : She has bought a car.( Now she owns a car )
She has just returned from Roma .( stated time reference )
3- Kişisel deneyimler ve değişimler için ( personal experiences , changes which have happened )
Örnek ( example ) : I have lost weight recently .
4- Sayısal vurgulamalar için ( emphasis on number )
Örnek ( example ) : We have seen three films this week.
She has had four cups of coffee since she woke up.
Present Perfect Tense için sıklıkla kullanılan zarflar şunlardır :
just , ever , never , already , yet ( negative or question ) , always , how long , so far , recently , since ( from a starting point in the past ) , for ( over a period of time )
* For and Since are usually used with Present Perfect Continuous Tense to emphasise the duration of an action

2.konu

Should / Shouldn't

should/shouldn't 
*Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek için ise should" un olumsuz hali shouldn"t ı kullanmaktayız.

- You have a headache, you should take an aspirin.
(Başın ağrıyor, bir aspirin içmelisin,"içsen iyi olur")
- Her mother seems ill,she should see a doctor.
(Annesi hasta görünüyor, doktora görünse iyi olur)
- People should eat alot of fruits to be healty.
(İnsanların sağlıklı olabilmesi için çok fazla meyve yemeleri gerekiyor.)
-If you want to pass your class, you should study hard.
(Sınıfını geçmek istiyorsan,sıkı çalışmalısın.)
- Your sister is fat, he shouldn"t eat too much fast food.
(Kız kardeşin şişman, bu kadar çok hazır yiyecek yemese iyi olur.)
- You shouldn"t drink cold water in winter.
(Kışın soğuk su içmemelisin)
-The weather is too cold, children shouldn"t play in the garden.
(Hava çok soğuk, çocuklar bahçede oynamasa iyi olur,çocuklar bahçede oynamamalı)



To be "am,is,are"
 

"TO BE" etrafımızdaki nesneleri tasvir etmek, niteliklerini,konumlarını belirtmek istediğimizde kullanacağımız temel fiildir. İngilizce bir cümle kurarken kesinlikle bir yükleme ihtiyaç duyulur. İçinde yüklem bulunmayan hiçbir yapının cümle olamayacağını zaten biliyoruz.
John zayıftır sıfat
Jane bir öğrencidir isim
cümlelerinde ilk bakışta bir yüklem görülemez.Bunlar Türkçe dilbilgisinde isim ve sıfat fiillerdir. Oysa İngilizce’de isim ve sıfat fiil diye yapılar yoktur.İşte isim ve sıfat cümleleri kurarken bu boşluğı biz olmak (to be) fiili ile kapatırız.
 
Kısaca TO BE yani olmak fiili ya bir nesneyi yada nesneyi niteleyen sıfatı belirtir. İçinde ( dır-dir ) anlamı saklamaktadır.To be cümleleri kesinlikle eylem cümlesi değildirler.İçinde hareket,ivme içeren hiçbir yapıyı anlatamazlar (gitmek,koşmak,gelmek….)
 
Biz to be eylemsizlik (nesnenin var oluş eylemi) fiilini tek başına kullanamayız.Çünkü mastar halindedir ve içinde herhengi bir gramerde zaman yoktur.
 
To be fiili ile sadece isim ve sıfat cümleleri yapabiliriz.Kesinlikle fiil ( eylem ) cümleleri yapamayız.
To be + sıfat
To be + isim
To be + fiil kesinlikle olmaz
To be ile etrafımızdaki tüm nesneleri tanımlayabilir onları nitelik yönünden anlatabiliriz.To be çok önemli bir konudur ve İngilizcenin her seviyesinde karşımıza çıkacaktır. Bu yüzden çok açık bir şekilde anlaşılması gerekir.

Şimdi de TO BE yardımcı fiillerinin zamirlere göre dağılımını bir tabloda inceleyelim.
 
Simple Present Tense    Simple Past Tense
(Geniş Zaman)                (Geçmiş zaman) 
I - am                                   I - was      
You -are                               You - were
He - is                                  He - was
She - is                                She - was
It - is                                   It - was
We - are                               We - were
They - are                            They - were
 
TO BE yardımcı fiilleri cümle içinde kısaltılarak kullanılır.
I am - I'm
You are - You're
He is - He's
She is - She's
It is - It's
We are - We're
They are - They're
 
EXAMPLES
She is my daugther ..…………………… O benim kız çocuğum
His shoes are dirty ..…………………… Ayakkabıları kirli
Tom is tired …..………………… Tom yorgun
Shops are closed ……..……………… Mağazalar kapalı
Jane is at home ……………………. Jane evde
I am 21years old ………..…………… Ben 21 yaşındayım
The movie is wonderful …….………… . Film harika
Karen’s eyes are green …...………………Karen’in gözleri yeşil
It is Linda’s bag …...………………… O linda’ın çantası
They are in the kitchen ………………… .. Onlar mutfaktalar 
 
 

was, were

 

İngilizce'de sözcükleri rasgele bir araya getirerek cümle kurmamız imkansız. Bu nedenle her cümlede özne ve yüklem olmak zorundadır. İngilizce'de temel fiil, "be" (olmak) fiilidir.

"Go, come, study, eat, do" gibi normal fiillerin olmadığı cümlelerde yüklem olarak "be" fiilini kullanmamız gerekmektedir. Ancak "be" fiili, özneye göre şekil almaktadır. Örneğin, "be" fiili geniş zaman ve şimdiki zamanda kullanılıyorsa, I öznesi için "am", You, We, They özneleri için "are" ve he, she, it özneleri için "is" halini alır. Aşağıdaki tabloda "be" fiilinin çekimi verilmiştir:

 

I am a teacher
You are a student
He is a boy
She is a girl
It is a dog
We are students
You are friends
They are people
 

"Be" olmak fiilinin olumsuz hali, "not" alarak belirlenir.

I am not a teacher
You aren't / are not a student
He isn't / is not a boy
She isn't / is not a girl
It isn't / is not a dog
We aren't / are not students
You aren't / are not friends
They aren't / are not people
 

İngilizce'de soru sorarken yardımcı fiil "be", öznenin önüne getirilir.

am I a teacher?
are You a student?
is He a boy?
is She a girl?
is It a dog?
are We students?
are You friends?
are They people?
 

Be olmak fiilinin olumsuz soru çekimi:

am I not a teacher?
aren't You a student?
isn't He a boy?
isn't She a girl?
isn't It a dog?
aren't We students?
aren't You friends?
aren't They people?
 

Yukarda Geniş zaman ve Şimdiki zamanda çekimini verdiğimiz "be" olmak fiilinin Geçmiş zamandaki çekimi de "was/were" şeklindedir: 

I was a teacher
You were a student
He was a boy
She was a girl
It was a dog
We were students
You were friends
They were people



Have /Has Got
Positive Form (Olumlu Hali)
Have got ya da has got İngilizce de sahip olduğumuz şeyleri anlatmak için kullanılmaktadır. Bir arabaya, 2 kız kardeşe, 5 kitaba sahip olduğumuzu söylemek için örneğin.
Bir cümlede have got mı yoksa has got mı kullanacağımız cümlenin öznesine bağlıdır. Örnek cümlelere bakalım.

* I have got a pencil.
* You have got a schoolbag
* We have got four story books.
* They have got a laptop.
* He has got three pens.
* She has got two pencil sharpeners.
* It has got four legs.

Örnek cümlelerde de görüldüğü gibi öznelere göre kullanım değişmektedir
 
Short Form (Kısa Hali)
Cümle içinde have got ve has got kısaltılmış olarak ta kullanılabilir.

* I ve got a pencil.
* You ve got a schoolbag
* We ve got four story books.
* They ve got a laptop.
* He s got three pens.
* She s got two pencil sharpeners.
* It s got four legs.
 
Negative Form (Olumsuz Hali)
Have got ve has got ın olumsuz hali have ve has e not takısı getirilerek yaplımaktadır.

* I have not got a pencil.
* You have not got a schoolbag.
* He has not got three pens.

Olumsuz anlam katan bu not takısı yukardaki gibi kullanılmasının yanında, kısaltılmış hali daha yaygın bi şekilde kullanılmaktadır:

* We havent got four story books.
* They havent got a laptop.
* She hasnt got two pencil sharpeners.
* It hasnt got four legs.
 
Question Form (Soru Hali)

Sahiplik belirten cümlelerin soruları ve bu soruların cevapları şu şekilde oluşturulmaktadır:

* I have got a pencil.
Have I got a pencil?
Yes, you have. (Olumlu cevap)
No, you have not. (Olumsuz cevap)
* You have got a schoolbag
Have you got a schoolbag?
Yes, I have.
No, I have not.
* We have got four story books.
Have we got four story books?
Yes, we have.
No, we have not.
* They have got a laptop.
Have they got a laptop?
Yes, they have.
No, they have not.
* He has got three pens.
Has he got three pens?
Yes, he has.
No, he has not.
* She has got two pencil sharpeners.
Has she got two pencil sharpeners?
Yes, she has.
No, she has not.
* It has got four legs.
Has İt got four legs?
Yes, it has.
No, it has not.



Past Continious Tense

Kategori: Belirtilmemiş
* Past Continuous Tense, geçmiş zamanda belli bir süre içinde yapılan olayları anlatmak için kullanılmaktadır. Şimdiki zaman nasıl ki, şu an yapılan olayları anlatıyorsa, past continuous ta geçmişte anlatmaktadır. KUral olarak iki zaman birbirinden çok farklı değildir. Sadece past continuous tense te, geçmiş zaman yardımcı fillerini kullanmamız gerekmektedir.
- Geçmiş zamanda kullanılan yardımcı filler :
was
were dü.
- Şimdiki zamanda cümle oluşturmak ise şu şekilde olmaktaydı:
He is drinking milk (O süt içiyor.)
They are waiting for bus. (Onlar otobüs bekliyor.)
- Şimdiki zamandaki bu cümleleri geçmiş zamandaki sürekli zamana yani past continuous a çevirmek istediğimizde sadece yardımcı fiilleri değiştirmemiz yeterli olacaktır:
- He was drinking milk. (O, süt içiyordu.)
- They were drinking milk. (Onlar süt içiyordu.)

- I was watching television at 9 o"clock last evening. (Dün akşam 9da televizyon izliyordum.)
- My mother was cooking dinner at 4 o"clock yesterday. (Annem dün 4te yemek pişiriyordu.)
- John and Tina were going to the cinema last weekend.(John ve Tina geçen haftasonu sinemaya gidiyordu.)
- Children were jumping rope in the garden. (Çocuklar bahçede ip atlıyordu.)
- He was listening to music. (O müzik dinliyordu.)
- My grandfather was watching television. (Dedem, televizyon izliyordu.)
- Laura was watering the flowers. (Laura bahçeyi suluyordu.)
- My uncle and Mr. Floyd were playing tennis on Saturday. (Amcam ve Bay Floyd cumartesi günü tenis oynuyordu.)



may / might / ought to

Kategori: Belirtilmemiş

MAY

“May” şu andaki ya da gelecekteki olabilirliği ya da kibar bir şekilde izin istemeyi ifade etmek için kullanılır. İzin isteme konusunda can ‘ den daha resmidir. Dolayısıyla kurallı İngilizcede ve yazı dilinde izin “MAY” ile anlatılır. Might ile arasında anlam açısından çok fazla bir fark yoktur. Örneğin:



“It may rain tomorrow” cümlesi ile;



“It might rain tomorrow” cümlesi aynı anlama sahiptir.



Negative şekilleri “may no”t ve “might no”t şeklinde yapılır ve istenen izni reddetmek yani ‘ hayır ‘ anlamına gelir. May ve might, not ile birleşmezler, ayrı yazılırlar.



Bu modal’da dikkat edilmesi gereken hususlardan biri “maybe” ile “may be” nin karıştırılmamasıdır. Maybe (birleşik yazılan ) bir edattır ve “ belki ” anlamına gelir.



‘Maybe it will rain tomorrow’ cümlesinde olduğu gibi.



Fakat “may be” (ayrı yazılan) ise yardımcı fiil olan “may” ile esas fiil olan be ‘nin yanyana gelmesidir.



“Olga may be ill” cümlesinde olduğu gibi.



Diğer bir husus ise, kibarca bir şey isterken özne ‘I ‘dır, kesinlikle ‘you ‘olmaz. Örneğin:



CORRECT : May I please open the door ?

INCORRECT : May you please open the door ?



“MAY” ile ilgili yukarıdaki açıklamalardan sonra şimdide aşağıda bu modal ile ilgili örnekleri görelim:



1- Permission (present or future) (İzin isteme):



- You may turn on the radio if you want to.

— İsterseniz radyoyu açabilirsiniz.



- May I sit next to you?

— Yanınıza oturabilir miyim?



2- Doubt and possibility (Şüphe ya da ihtimal):



- I may get a good mark in the English exam, but I am not sure.

— İngilizce sınavından iyi not alabilirim, fakat emin değilim.



- The road is wet. Our car may slip.

— Yol ıslak, arabamız kayabilir.



3- Purpose(Amaç):



- I buy a ticket for the theatre beforehand so that I may sit

near the stage.

— Sahneye yakın oturabileyim diye bileti önceden alırım.



4- Expresses past possibility and a little present possibility with

“may have + past participle” (Geçmişdeki ihtimal):



A-You may have forgotten to lock the door

(=It is possible that you have forgotten to lock the door.)

— Kapıyı kilitlemeyi unutmuş olabilirsin.



B- Your father may have seen you smoking just now

(=It is possible that your father has seen you smoking

just now.)

—Az önce baban senin sigara içtiğini görmüş olabilir.



C- They may have moved to another house YESTERDAY

(=It is possible that they moved to another house

yesterday.)

— Onlar dün başka bir eve taşınmış olabilirler.



D- They may have bought a house last year.

— Geçen yıl bir ev satın almış olabilirler.



Örneklerde görüldüğü gibi “may have + past participle” geçmişle ilgili bir olasılık belirtir. Bu tür anlatımlarda zaman zarfı kullanılabilir (B,C,D), ya da kullanılmayabilir (A). Present perfect tens’de kesinlikle kullanılmayan yesterday, last year, vb. gibi zaman zarfları bu anlatımlarda kullanılabilir.

 

 

MIGHT


“Might” hakkında genel bilgi “May” bölümünde verilmişti. Bundan dolayı “might” ile ilgili örneklere bir göz atalım:


1- Permission referring to the past (as the past of MAY)

("May"in Past hali olarak geçmişte izin verme ya da isteme):

- Our teacher told us we might go out when the bell rang.

— Öğretmenimiz zil çaldığında dışarı çıkabileceğimizi söyledi.


2- Wishes referring to the past (Dilek bildirir):

- I hoped you might pass your class.

— Sınıfını geçmeni dilemiştim.


3- Doubt and weak possibility referring to the future

(Şüphe ya da zayıf ihtimal bildirir):

- You might miss the train because you are a little late.

(There is more doubt.)

- Biraz geciktiğin için treni kaçırabilirsin.


- I might come again.

— Yine gelebilirim ( ama belki de gelmeyebilirim.)


4- Purpose (Amaç bildirir):

- He attended an English course in order that he might learn English well.

— İngilizceyi iyice öğrenebilmek için İngilizce kurslarına devam etti.


5- More polite request for permission (very formal and uncommon)

(Çok kibar istek belirtme ya da izin isteme ya da verme):


- Might I read your newspaper?

- Gazetenizi okuyabilir miyim?


6- Expresses doubtful or unfulfilled past with might have + past participle

(Şüpheli ya da geçmişte gerçekleşmemiş eylemler):

- He didn’t come to school yesterday. He might have been ill.

(But I am not sure.)

— Dün okula gelmedi. Herhalde hastadır/hasta olmuş olabilir.

(Fakat emin değilim.)


- You might have hurt him, but you didn’t.

— Onu incitebilirdin/yaralayabilirdin.


- They might have come by bus.

— Otobüsle gelebilirlerdi.

 

 

OUGHT TO

1- Obligation, duty, and advice (Mecburiyet, yükümlülük ve nasihat):


- You ought to eat less if you want to keep fit.

— Formunu korumak istiyorsan daha az yemelisin.



- You oughtn’t to eat so much if you want to keep fit.

- Formunu korumak istiyorsan fazla yememelisin.



- Your marks are poor, you ought to study harder.

- Notların zayıf, daha sıkı çalışmalısın/çalışsan iyi olur.


2- Probability or possibility (Olasılık):


- He got a good mark in the exam. He ought to be happy.

- Sınavda iyi not aldı.Mutlu olmalı/herhalde mutludur.


3- Expresses a duty which hasn’t been done or fulfilled expectation with

ought to have + past participle


 

(Yapılması gereken fakat yapılmayan bir yükümlülük)



- Your marks are very poor. You ought to have studied harder.

- Notların çok zayıf, daha çok çalışmalıydın/daha çok çalışman gerekirdi (ama çalışmamışsın.)


- You oughtn’t to have neglected your lessons.

— Derslerini ihmal etmemeliydin

 
 
  Bugün 5 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!  
 
 Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol